Haber: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: SADIK KARAKULOĞLU
Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul İl Örgütü, Gezi Parkı davasında verilen cezaların Yargıtay tarafından onanmasını Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde protesto etti. TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, “Biz hiçbir yere gitmedik, gitmeyeceğiz. Biz bitmedik, bitmeyeceğiz. Bu ülke bizim. Hiçbir yere gitmiyoruz. Gezi ruhuyla direnmeye devam ediyoruz. Ali İsmail’in (Korkmaz) düşlerindeki özgür rüyayı kurana kadar buradayız” dedi.
Gezi Parkı davası kapsamında tutuklanan iş insanı Osman Kavala, TİP Hatay Milletvekili Can Atalay, film yapımcısı Çiğdem Mater, belgeselci Mine Özerden ile şehir plancısı Tayfun Kahraman’a verilen hapis cezaları Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından dün onandı. Mimar Mücella Yapıcı ile akademisyen Hakan Altınay’a verilen hapis cezaları ise bozularak tahliyelerine karar verildi.
Cezaların onanmasını TİP İstanbul İl Örgütü, Kadıköy’deki Süreyya Operası önünde bugün yaptıkları eylemle protesto etti. “Can Atalay’a ve Gezi tutsaklarına özgürlük” yazılı pankartın açıldığı ve TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık ve çok sayıda partilinin de katıldığı eylemde, “Gezi halktır, yargılanamaz”, “Gezide düşene, dövüşüne bin selam” ve “Hatay halkı vekilini istiyor” sloganları atıldı.
MERYEM GÖKTEPE: GEZİ’DEN SUÇ ÜRETMEYE ÇALIŞTIKLARI KARARI TANIMIYORUZ
Öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin ablası Meryem Göktepe, Gezi’den suç çıkarmaya çalışanların suçlu olduğunu söyledi. Göktepe, şöyle konuştu:
“Gezi’de en demokratik, en barışçıl eylemi gerçekleştirenler, ülkenin 81 ilinde gerçekleşen bu protesto eylemlerinden sadece 8 tane insanımızı suçlu çıkararak faturayı onlara kesmeye çalıştılar. Ayrıca diğer arkadaşlarımızın da yani şu an 5 tutuklu arkadaşımızın yanında Mücella abla bu ülkenin gururudur, onurudur. Gezi’de yargılanması gerekenler 8 canımızı alırken Gezi’de barışçıl eylemi sürdüren, milyonların katıldığı arkadaşlarımıza kesilen bu faturayı reddediyoruz. Gezi’de hepimiz Gezi’deydik. Üstelik Gezi’de şöyle bir çağrıda bulunmuştu yandaş medya. Annelere çağrıda bulunmuştu. Şöyle söylemişlerdi, ‘Çocuklarınızı Gezi’den çekin.’ Oysa ne oldu, biliyor musunuz? Bütün hepimizin, benim 87 yaşındaki annem dahil bütün anneler çocuklarının arkasında durdu. Çünkü Gezi meşruydu, Gezi haklı bir direnişti. Bugün buradan, dün çıkardıkları o Gezi’den suç üretmeye çalıştıkları kararı hiçbirimiz tanımıyoruz. Hatay halkının iradesiyle seçilen Can Atalay’ın bugüne kadar serbest kalması gerekirken bugün vekilliğine şaibe getirmek için Yargıtay tarafından onanan cezasını da tanımıyoruz. Dolayısıyla kısaca şunu söylemek istiyorum. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz. Gezi’ye, Gezi’de düşenlere selam olsun.”
SERA KADIGİL: DEPREMZEDENİN ÇADIRINI ÇALAN POLİSİ TAHLİYE EDENLER SEÇİLMİŞ VEKİLİ SEÇMEDİKLERİ İÇİN BURADAYIZ
TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de şunları söyledi:
“Bugün biz buradayız. Sanmayın ki sadece Can Atalay için biz bugün buradayız. 81 ilde milyonlarca insanın katıldığı bir eylemin yükünü tek başına 5 arkadaşımızın sırtına yıkmaya çalışan o saray piyonlarına karşı biz bugün buradayız. Sanmayın ki sadece Can Atalay için biz bugün buradayız. Aramızdan hadsizce aldıkları, polis şiddetiyle katlettikleri Berkin (Elvan) için, Ali İsmail için, Ethem (Sarısülük) için buradayız biz bugün. Biz bugün buradayız çünkü 1 Ekim’de Meclis açılacak. O Meclis’i 599 milletvekiliyle açacaklar. Çünkü Hatay halkının iradesiyle seçilmiş bir milletvekili Can Atalay, hala Silivri zindanlarında tutsak. Evet, dün Mücella ablamıza kavuştuk; evet, dün Hakan’a kavuştuk ama Tayfun, Can, Osman, Mine, Çiğdem hala tutsaklar, zindandalar. O Meclis’i bir eksikle açacak olanlar, Hatay’da depremzedelerin çadırlarını çalan polis amirlerini tahliye edenler, Hatay’da, Maraş’ta, Malatya’da ölüme sebep olan müteahhitleri tutuklayıp sonra tek tek tahliye edenler seçilmiş bir milletvekilini tahliye etmedikleri için biz buradayız.
“ÇALDIKLARI ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN 1 EKİM’DE HATAY’DA OLACAĞIZ”
Sanmayın ki Can Atalay TİP’ten milletvekili olduğu için bizler ‘Gezi onurumuzdur’ diyoruz. Bizler Gezi onurumuzdur dediğimiz için Can Atalay bugün bu sıralardan milletvekilidir. Biz bu yüzden sadece Can için değil, Gezi’de yitirdiğimiz her şey için ve hepsinden önemlisi Ali İsmail’in düşlerindeki o özgür dünyadan vazgeçmediğimiz için buradayız. Herkes şunu çok iyi bilsin. Herkes şunu çok iyi duysun. Biz hiçbir yere gitmedik, gitmeyeceğiz. Biz bitmedik, bitmeyeceğiz. Bu ülke bizim. Hiçbir yere gitmiyoruz. Gezi ruhuyla direnmeye devam ediyoruz. Ali İsmail’in düşlerindeki özgür rüyayı kurana kadar buradayız. Her yer Taksim, her yer direniş demek için bugün buradayız. Buradan bir kere daha ilan edelim. 1 Ekim’de de tüm örgütümüzle, tüm yurttaşlarımızla birlikte Hatay’da olacağız. Hatay’dan Ankara’ya adım adım, katlettikleri tüm kardeşlerimiz için, esir olarak tuttukları tüm siyasetçiler için, bizlerden çaldıkları özgürlüğümüz için, haklarımız için, katlettikleri ülkemiz için 1 Ekim’de Hatay’da olacağız. Oradan da adım adım Ankara’ya gideceğiz. Her şeyi bir seçimle hallederim sananlara inat direne direne kazanacağız.”
MELİS AKYÜREK: SARAY, ER YA DA GEÇ SUÇLARIN BEDELİNİ ÖDER
Hazırlanan ortak açıklamayı TİP İstanbul İl Sözcüsü Melis Akyürek okudu. Yargıtay’ın kararlarının Türkiye siyaset ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçtiğini dile getiren Akyürek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Osman Kavala’nın cebren ve şiddete başvurarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs; Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman ve Mine Özerden’in ise teşebbüse yardım suçlamalarıyla aldıkları cezalar hem kanuni açıdan hem de Gezi’ye katılan milyonların ve halkın vicdanı bakımından yok hükmündedir. Saray yargısı karar ilamında yazdığı gibi millet adına değil halk düşmanları adına, Gezi’den korkanlar adına, özgürlüklerimize ve emeğimize savaş açanlar adına karar vermiştir. Gezi, Türkiye’nin bütün kentlerinde özgürlükleri için, doğa için, hakları için yürüyen, hükümeti istifaya davet eden milyonların eseri ve onurudur. Yargıyı siyasetin basit bir aleti haline getirenler şunu iyi bilsin. Halk yargılanmaz. Saray ve onun siyasi çıkarlarına alet olanlar er ya da geç işledikleri suçların bedelini öder. Yargıtay kararının Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ı ilgilendiren kısmı, halk iradesini gasp etmeye dönük bir başka hukuk katliamıdır. Can Atalay, 10 binlerce Hataylının oylarıyla seçilmiş, ömrünü toplumsal davalara adamış bir hukuk ve mücadele insanıdır.
“YARGITAY’IN KARARI AYM’YE KARŞI TEHDİTTİR”
Anayasa Mahkemesi’nin Atalay hakkındaki başvuruya ilişkin görüşme takvimini açıkladığı gün Yargıtay tarafından verilen karar, halk iradesine AYM’ye ve Hataylılara karşı açık bir tehdit, boyun eğdirme girişimidir. Yaptığınızı görüyoruz ama geri adım atmayacağımızı ilan ediyoruz. Yargıtay kararıyla kesinleşen hüküm, Saray’ın halk düşmanlığıdır. Halk iradesini gasp etmeye çalışmak, darbeciliğin en açık ispatıdır. Can Atalay ve Gezi davası meselesi ne bir avuç insanın ne Hatay halkının ne de sadece TİP’in konusudur. Mesele tüm Türkiye’ye, emekçilere, milyonlara aittir. Yargıtay kararının arkasındaki siyasi irade milyonlara, Türkiye halkının demokratik tercihlerine saldırma cüreti gösterdiğini bilmelidir. Cezaevindeki siyasi tutsaklar, gazeteciler, kayyumlar ya da en basit demokratik haklarını kullanması engellenen emekçiler bu zorbalığın açık kanıtlarıdır. Bu saldırganlık ve zorbalık, yanıtını mücadelemizle alacaktır.
“1 EKİM’DE ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ BAŞLATIYORUZ”
Zorbalara, halk düşmanlarına meydan okuyoruz. 1 Ekim’de özgürlük yürüyüşümüzü başlatıyoruz. Herkes bilsin; bu yürüyüş yalnız TİP’in, yalnız TİP Genel Başkanı Erkan Baş’ın, yalnız yürüyüşe fiilen katılan kişilerin olmayacak. Hatay’dan Ankara’ya kadar özgürlüklerimiz için, halkın demokratik iradesini ortaya koymak için, onurumuz olan Gezi için yürüyeceğiz ama yalnız bunlar için değil. Deprem suçları ve suçlularını ifşa etmek için, emekçilerin hakları için, kadınlar için, doğanın talanına dur demek için, gençler için, barış için, sanatçılar için, gazeteciler için, Cumhuriyet’in ikinci yüz yılına emeğin ve özgürlüklerin damga vurması için yürüyeceğiz. Yanımızda yüzler, binler, arkamızda milyonlar olarak yürüyeceğiz. İl il, ilçe ilçe, köy köy özgürlük ateşini büyütmek için yürüyeceğiz. Saray’ın korkusunu gerçek kılmak için direnen tüm dostlarımızla, toplumsal mücadelenin tüm güçleriyle yürüyeceğiz ve kazanacağız. Halk kazanacak, Gezi kazanacak.”